kamu hakları

    Kamu hakları kişilerin toplumla olan ilişkilerini düzenleyen kurallardan doğan, yani kamu hukukundan kaynaklanan haklardır. Kamu haklarından yararlanma bakımından yalnızca aynı niteliğe sahip olanlar bakımından eşitlik vardır; örneğin yabancılarla vatandaşlar arasında farklılık söz konusudur.

    Kamu hakları esasen insan haklarının “kamu hürriyetleri” veya “temel hak ve hürriyetler” şeklinde Anayasa tarafından düzenlenen kısmından oluşmaktadır. Anayasa kamu haklarını ikinci kısmında “Temel Haklar ve Ödevler” başlığı ile George Jellinek’in klasikleşen ayrımına uygun olarak “kişinin hakları ve ödevleri” (negatif statü hakları), “sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler” (pozitif statü hakları) ve “siyasi haklar ve ödevler” (aktif statü hakları) şeklinde üç gruba ayırarak düzenlemiştir. Ancak, daha önce kamu haklarıyla ilgili genel hükümlere yer vermiştir.

    Anayasanın 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu, bu hak ve hürriyetlerin kişilere sadece haklar bahşetmediği, bunun yanı sıra kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da kapsadığı belirtilmiştir. Anayasanın 13. maddesinde ise, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” ifadeleriyle, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin esaslar getirilmiştir

    Anayasa kamu haklarına ilişkin genel esaslar içinde, kamu haklarının devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kötüye kullanılamayacağını belirtmektedir (AY m. 14/1).

       Kamu haklarının kullanımının durdurulmasının şartları ise şöyledir:

    Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde kamu haklarının kullanımı durdurulabilir. Ancak, hiçbir şekilde savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler ile ölüm cezalarının infazı dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz (AY m. 15).